Konya katliamı davası: Yapılan ilk duruşmanın ardından dava 8 Şubat’a ertelendi
- Hatice Kamer
- Diyarbakır

Kaynak, dha
30 Temmuz'da Konya'nın Meram ilçesinde Dedeoğulları ailesinin yedi ferdinin öldürülmesiyle ilgili davanın ilk duruşması bugün Konya 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Katil zanlısı Mehmet Altun ile birlikte Keleş ve Çalık ailesinden 11 kişinin yargılandığı dava 8 Şubat'a ertelendi.
Kamuoyunda "Konya katliamı" olarak bilinen saldırıda Yaşar Dedeoğulları ve eşi İpek Dedeoğulları ile çocukları Serap, Serpil, Sibel, Metin ve Barış Dedeoğulları, tabancayla vurularak öldürülmüştü.
Katil zanlısı Mehmet Altun saldırıdan altı gün sonra Bozkurt ilçesinde yakalanmıştı.
Zanlıyla beraber, annesi, babası ve eşinin de aralarında olduğu 13 kişi tutuklanmış, ilerleyen haftalarda, Altun dışındaki tüm şüpheliler serbest bırakılmıştı.
İddianamede dokuz kişi için yedi kez azmettirme suçundan ağırlaştırılmış müebbet, davada tek tutuklu bulunan katil zanlısı Mehmet Altun için de canavarca hisle tasarlayarak öldürme suçundan yedi kez ağırlaştırılmış müebbet cezası istendi.
İlk saldırı değil
Dedeoğulları ailesi bu saldırıdan önce, 12 Mayıs'ta da katil zanlısı Mehmet Altun'un akrabalarının taşlı sopalı saldırısına uğramış, aile bireylerinin birçoğu ağır yaralanmıştı.
Dedeoğulları ailesi, olayın ardından basına yaptıkları açıklamalarda "Kürt oldukları için 15 yıldır komşularının ırkçı saldırılarına maruz kaldıklarını" öne sürmüşlerdi.
Bu saldırıyla ilgili dava ise Konya 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor.
Dokuz zanlının olduğu, ikisinin tutuklu yargılandığı bu dosyada da, adam öldürmeye teşebbüs, nitelikli yaralama, nitelikli konut dokunulmazlığı ihlali suçlamaları var.
22 Mayıs tarihinde, 12 Mayıs saldırısını yapmakla suçlanan aileye karşı ayrıca hakaret ve tehdit davası da açıldı.
Davaların birleştirilmesi talebi reddedildi
"12 Mayıs saldırısı ve 30 Temmuz Katliamı birbirinden bağımsız değil" diyen Dedeoğulları ailesinin avukatı Abdurrahman Karabulut, bugün görülen ilk duruşmada bu üç dosyanın birleştirilmesini talep etti. Ancak mahkeme bu talebi reddetti.
Bu talebin reddedilmesiyle ilgili BBC Türkçe'ye konuşan Avukat Abdurrahman Karabulut, "Açık olan bir şey var, 30 temmuz katliamı, bir sonuçtur, büyük ihmallerin bir sonucudur. 12 Mayıs saldırı ile aralarında hukuki ve fiili irtibat olduğu halde dosyaların birleştirilmesi talebimiz de ne yazık ki reddedildi, bu kötü oldu'' dedi.
Mahkeme baroların müdahillik taleplerini reddetti.
Karabulut, "Tetikçiye dair araştırılması gereken hususlar vardı, arkasında kim var, gibi ortaya çıkartılması gereken hususlar bunlar. Mahkeme heyeti bu taleplerimizi kabul etti ama yargılanan diğer şüphelilerin tutuklanması talebimiz reddedildi" diye konuştu.
Mahkeme, Altun'un telefonun tekrar dinlenmesi, dijital materyallerin tekrar incelenmesi, olay öncesi konakladığı otellere dair gerekli yazışmalar yapılarak yalnız kalıp kalmadığı ve bu sırada başka kişilerle görüşüp görüşmediği hususun sorulması talebini kabul etti. Ayrıca Altun'un çektiği kredilerin borcunun kimler tarafından ödendiğinin ortaya çıkması için bankalardan ilgili sözleşmeler de talep edilecek.
Sanıkların sosyal medya hesaplarının ayrıntılı incelenmesi, sanıkların cezaevinde bulunduğu dönem içerisinde telefon görüşme kayıtlarının istenmesi talebi de kabul edildi.
Bir sonraki duruşma için Ayşe Keleş'in olay günü 112 ile yaptığı görüşmeler de istenecek. Mahkeme, duruşmaya gelmeyen Ayşe, İbrahim ve Ali Keleş'in bir sonraki celseye zorla getirilmesine de karar verdi.
Zehra Altun, İsmihan Altun ve İbrahim Altun ile Ahmet Keleş'i de yeniden dinlenecek.
CHP ve HDP heyetleri de duruşmayı izledi
Mahkemeyi izlemeye gelen CHP heyeti de duruşma arasında kısa bir açıklama yaptı.
Olayın sıradan bir hadise olmadığını ifade eden CHP İstanbul Milletvekili Levent Gök, ayrışmaların bu denli husumete dönüşmesinin siyaset dilinden kaynaklandığını savundu ve tüm bağlantılarının kamu vicdanını tatmin edici şekilde ortaya çıkmasını beklediklerini söyledi.
Katliamın tüm toplumun vicdanını yaraladığını belirten CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise, bu saldırının insanlığa karşı suç olduğunu söyledi.
"Bunun nefretten beslenen bir kimlik cinayeti olduğunu biliyoruz, bu katliamı motive eden nefret dili ve iklimi var" diyen Sezgin Tanrıkulu, Dedeoğulları ailesine yönelik Mayıs ayında yapılan kitlesel saldırıyı hatırlattı.
Eski CHP Konya Milletvekili Atilla Kart da katliamın insanlığa karşı işlenen bir suç olduğunu belirtti ve "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin idari ve adli organları bu insanlığa karşı suçu engelleyemediler hiç olmazsa bu aşamadan sonra adli, anayasal ve insani anlamda üstlerine düşen görevi yaparlar" diye konuştu.
Kaynak, dha
Zanlının ifadesinde neler var?
Katil zanlısı Mehmet Altun verdiği ifadede, 12 Mayıs saldırısından sonra yaşananlardan ötürü ailesinin çok büyük bir üzüntü içinde olduğunu, saldırılarla ilgili mağdur olduklarını, bundan dolayı uyuyamadığını, Dedeoğulları ailesinin şikayetten vazgeçmesi için ikna etmeye gittiğini, ailenin kendisine saldırdığını, bunun üzerine kendini korumak için ateş ettiğini öne sürmüştü.
Avukat Abdurrahman Karabulut ise ifadenin kabul edilemez olduğunu söyleyerek zanlının "tetikçi olduğunu", saldırının da önceden planlandığını söyledi:
"50 tane mermi, üç tane şarjör ile gelmiş, arabasına benzin dolu bidonla gelmiş, bunun spontane gelmiş bir saldırı olduğunu kabul etmek ise mümkün değil.
"Kamera kayıtlarında da sabit ve bu tartışmasız şekilde organize, planlı bir saldırı. Ailedeki tüm fertlerin isimlerini biliyor, demek ki birileri ona bu isimleri vermiş, bu da tek başına olmadığını gösteriyor zaten."
'İnsanlığa karşı suçtan da yargılanmasını talep edeceğiz'
Kamuoyuyla paylaşılmayan video görüntülerinde, katil zanlısı Mehmet Altun'un çok soğukkanlı davrandığını belirten Karabulut, duruşmada saldırının "insanlığa karşı işlenen suç kapsamında" ele alınması gerektiğini belirtti:
"Yerde yaralı yatan kişi için tekrar gelip kafasına sıkıyor, hepsini öldürüyor emin olmak için kafalarına sıkıyor.
"İnsanlığa karşı suç kapsamında TCK'nın 77 ve 78 madde kapsamında da değerlendirmemiz olacak. Bu sadece canavarca hisle işlenmiş bir katliam değil, bu aynı zamanda insanlığa karşı ırkçı saikle işlenmiş bir suç olarak de ele alınmalı, ona göre karar verilmeli."
Kaynak, DHA
Mehmet Altun
Avukat Karabulut ve Dedeoğulları ailesinin hayatta kalan fertleri, olayın "ırkçı bir saldırı" olduğunu savunurken, saldırıdan sonra yapılan resmi açıklamalarda ise, saldırının "ırkçı ve ideolojik' saiklerle yapılmadığı" vurgusu öne çıktı.
'Saldırıdan sonraki resmi açıklamalar saldırganların avukatlığını yapma mahiyetinde'
Dedeoğulları ailesinin avukatı, 'yapılan resmi açıklamaların, suçun manevi unsurları ile ilgili olduğunu belirterek, resmi açıklama yapanların 'saldırganların avukatı' gibi davrandıklarını öne sürdü:
"Bu açıklamalar 'saldırganların avukatlığını yapma mahiyetinde' bir açıklama.
"Mağdurların, bunun ırkçı bir saldırı olduğu iddiaları varsa, resmi açıklamanın bu iddiayı araştırıp, açığa kavuşturarak gereken cezayı vermesi gerekirken, karşı tarafın kefili gibi açıklama yapıldı.
"Daha önce bu iddialar, iddia boyutundayken, çıkan WhatsApp yazışmaları ve ses kayıtları ırkçı bir saldırı olduğunu çok açık ve net şekilde ortaya koymuştur."
30 Temmuz saldırısında hayatını kaybeden Dedeoğulları ailesinin tüm fertleri, 12 Mayıs'ta yaşanan saldırıda yaralanmış ve bu saldırının ardından saldırganlardan şikayetçi olmuşlardı.
O davada da ailenin avukatlığını Abdurrahman Karabulut üstlenmişti.
Avukat Karabulut, saldırının "ırkçı" olduğu yönündeki tezini ise, bu davada yargılanan sanıkların kendi aralarındaki telefon yazışmalarında Dedeoğulları ailesinin etnik kökenine yaptıkları vurgulara, saldırı gecesi yapılan hakaretlere ve bunun birçok defa yaşanmış olmasına dayandırıyor.
Karabulut ilk saldırıdan sonra zanlıların, Dedeoğulları ailesinin davadan vazgeçmesi için nasıl baskı kurduklarını da şu şekilde aktarıyor:
"Kendi aralarında yaptıkları yazışmalarda, şikayetten vazgeçmeleri için Dedeoğulları ailesine baskı yapmak adına araya bir takım kişileri koymuşlar.
"Kendi ifadelerinde şunlar var: 'Umarım korkutmuşlardır, şikayetten de vazgeçerler' diye mesajlaşmışlar.''